KÜLTÜR VARLIKLARI VE MÜZELER GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

144. ABD’den İadesi Sağlanan Eserler (41 Adet) (2023)

Bakanlığımız ile ABD Manhattan Bölge Savcılığı ve İç Güvenlik Soruşturmaları Birimi (HSI) arasında son üç yıldır yürütülen ortak çalışmalar sonucunda son olarak 41 adet eserin daha ülkemize iadeleri sağlanmıştır. 2023 yılının sonlarında iadesi sağlanan Anadolu kökenli eserlere yönelik hazırlanan bilimsel raporlara ek olarak, binlerce arşiv belgesi incelenmiş, çok yoğun çalışmalarla bilgi/belge-delil toplanmıştır. Bu kapsamda iadesi sağlanan eserlere ilişkin bilgiler aşağıda yer almaktadır:


MS 2-3. yüzyıla tarihlendirilen gümüş kadın heykelciğinin genel olarak giyim tarzı ve duruş ikonografisi Romalı yüksek mertebeli bir kadını ya da imparatoriçeyi işaret etmektedir.


Minerva (Athena) Büstü biçimli kantar ağırlıkları Roma Dönemi’nden Bizans Dönemi’ne kadar birbirine benzer tarzda yoğun olarak üretilmişlerdir. Büst biçimli kantar ağırlıklarında Bizans Dönemi öncesinde tanrı, tanrıça veya Bizans Dönemi’ndeki imparator-imparatoriçe gibi betimlerin müşteriye güven vermek, alışverişin doğru ve adil bir şekilde yapıldığını vurgulamak amacıyla kullanıldığı düşünülmektedir.


Anadolu’nun Ana Tanrıçası Kybele, tasvir sanatının her alanında fazlaca yer bulmuş bir tanrıçadır. Neolitik Dönemde başlayan Ana Tanrıça inanışı tek tanrılı dinlere geçene kadar gerek nümizmatik gerekse arkeolojik buluntularda değişik tasvirlerle ifade edilmiştir.

Yaban keçisi motifli pişmiş toprak vazo, MÖ 7-6. yüzyılda 100 yıldan fazla süre Batı Anadolu’da hâkim olmuş bir seramik yapım stilidir. Vazo üzerinde yer alan başını öne eğmiş otlanan yaban keçisi figürü, kaideden gövdeye uzanan ışınlar, omuzda yer alan kuş figürleri Batı Anadolu bölgesi ile karakterize olmuş özelliklerdir.

Pişmiş topraktan yapılmış kadın başı Güneydoğu Anadolu’da tapınımı olan Ana Tanrıça inanışının ikonografik ifadesini yansıtmaktadır. Alından her iki yana inen bukleli saç modeli ve yüz ikonografisi döneminin (MÖ 6. yy) ana tanrıçasının özellikleridir.

Bu form siyah figürlü vazoların en eskisidir, M.Ö. 6. yy sonunda üretilmeye başlanıldığı bilinmektedir. Kırmızı figürlü örnekleri yoktur. İçecek servis etmek için kullanılmaktadır. Siyah figür tekniğinde yapılmış olpenin üzerinde dans eden satyrler bulunmaktadır.

Orta Kalkolitik Çağ’a (M.Ö. 4500-4200) tarihlenen Kilia tipi idoller, adını türünün ilk örneği olan Gelibolu Yarımadası güneyinde Kilia koyu çevresinde bulunan örnekten almıştır. Tek üretim merkezinin Manisa İli Akhisar İlçesi Kulaksızlar Köyü prehistorik yerleşim olduğu bilinmektedir.

Minerva Roma Mitolojisinde akıl, sanat ve savaş Tanrıçasıdır. Anadolu’da Phokaia başta olmak üzere birçok antik kentte kültü bulunmaktadır.

Tykhe –Kybele ortak inanışını simgeleyen bu heykelcik kule taçlı tasvir edilir ve bu onun koruduğu kentleri temsil etmektedir. Tanrıça burada kucağında bir çocuk, sol yanında ise bir aslan ile tasvir edilmektedir. Yanındaki aslan ise Frigyalıların doğa tanrıçasının değişmez gücünü ve hakimiyetini simgelemektedir.


Trakya kökenli olan bu tip miğferler, özellikle Trakyalıların ve Frigyalıların giydiği kendine özgü deri şapkadan türetilmişlerdir.  MÖ 4. yüzyılda özellikle de piyade mensuplarının giydiği miğferlerdendir.


Yunan mitolojisinde “Silenos” olarak da bilinen Satyr, tanrı Dionysos ile yakından ilişkili olan, yarı insan yarı hayvan vahşi yaratıklardır. Dionysos onuruna düzenlenen festival ve bayramlarda Satyr’lerin Dionysos müridleri olarak ona eşlik ettikleri bilinmektedir. Bu nedenle Anadolu tasvir sanatında Dionysos’un var olduğu her alanda Satyrler de karşımıza çıkmaktadır.

Boubon Antik Kenti Kökenli Eserler

Bakanlığımız ile ABD Manhattan Bölge Savcılığı ve İç Güvenlik Soruşturmaları Birimi (HSI) arasındaki işbirliği sonucunda Burdur ili, Gölhisar ilçesi’nin İbecik Köyü’nde bulunan Boubon Antik Kenti’nden yasa dışı yollarla yurt dışına kaçırılan aşağıdaki bronz eserlerin yurdumuza iadesi sağlanmıştır.

Sakallı erkek başı fragmanı M.Ö. 1. yüzyıl – M.S. 2. Yüzyıla tarihlenmektedir. Heykelin sakalları kazıma yöntemiyle yapılmıştır. Başın sol tarafındaki adeta bir yap-boz parçasını andıran eksik bölüm, kültür varlığı kaçakçılığının kültürel mirasa verdiği zarar ve yarattığı yokluk hissinin bir sembolü gibi değerlendirilebilir.


Boubon Antik Kenti’nde bulunan Sebasteion yapısında yer alan iki adet Caracalla Heykelinden birine ait olan Genç Caracalla başının, Sebasteionun doğu kaideleri üzerinde yer aldığı Boubon’da bulunan yazıt vasıtasıyla bilinmektedir. Sebasteion tanrılaştırılmış Roma İmparatorları için inşa edilen yapılara verilen isimdir.  Söz konusu Genç Caracalla başı M.S. 198-202 yılları arasına tarihlenmektedir.


Boubon Antik Kenti’nde bulunan Sebasteion yapısında yer alan iki Caracalla Heykelinden birine ait olan bu bronz başın, Sebasteionun batı kaideleri üzerinde yer aldığı Boubon’da bulunan yazıt vasıtasıyla bilinmektedir.
Kısa sakallı ve sakin ifadeli bu baş, olgun Caracalla portre tiplerinden birini temsil eder. Eser, üçüncü yüzyıl Severuslar Dönemi portreciliğinin karakteristik özelliklerini yansıtmaktadır. Caracalla Başı M.S. 211–217 yıllarına tarihlendirilmektedir.


Bronz kadın büstünün Boubon Antik Kenti’nde yer alan bir yapıdan çıkarıldığı anlaşılmaktadır.
54 cm. yüksekliğindeki bu ilgi çekici portre, muhtemelen otuz yaşlarında, kollarını ve ellerini zarif bir şekilde mantosuna sarmış bir kadını betimlemektedir. Yüzü yumuşak bir şekilde yuvarlatılmış, gözleri büyük ve nazik, burnu güçlü bir şekilde tasvir edilmiştir. Saçları yumuşak dalgalar halinde taranmış, başının arkasında gevşekçe örülmüş ve nazikçe sarılmıştır. Söz konusu eser M.S. 2. yüzyıla tarihlendirilmektedir.


İnsan boyutundaki heykellere ait el ve ayak parçaları, özellikle işçilik ve teknik açısından Boubon Antik Kenti kökenli heykellerle aynı özellikleri göstermektedir. Bronz sağ ayak fragmanları üzerindeki yamalar, Boubon kökenli diğer heykellerle aynı döküm tekniğinin kullanılmasını göstermesi açısından önemlidir. Söz konusu fragmanlar M.S. 2.-3. yüzyıllara tarihlendirilmektedir.


Sağ bacak fragmanı işçilik ve teknik açıdan Boubon Antik Kenti bronz eserleriyle aynı özellikleri göstermektedir. Üst uyluk boyunca ve alt kaval kemiğinde düzensiz kırıklar vardır. Bu döküm bacağın ince gözenekli bronz tabakası çok sayıda dikdörtgen onarım yaması ve tırtıklı kakmalar içermektedir. Bacağın ön kısmının ortasından bir döküm dikişi geçmektedir. Bacağın sağ tarafında üst uyluk ve alt kaval kemiği üzerinde iki büyük yama deliği görülmektedir. Yeşil ve kahverengi patina ile kaplanmış olan fragman M.S. 180 – 200 yıllarına tarihlendirilmektedir.
Eserler 02 Şubat 2024 tarihinde Antalya Arkeoloji Müzesinde gerçekleştirilen bir törenle kamuoyuna tanıtılmıştır. Bahse konu eserler Antalya Müzesinde sergilenmektedir.