KÜLTÜR VARLIKLARI VE MÜZELER GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

Antalya Demre Müze Müdürlüğü

DEMRE MÜZESİ MÜDÜRLÜĞÜ

İletişim Bilgileri:
Adres:
Büyükkum Mah. Kumdağı Cad. No:2 Demre/ANTALYA
Tel: 0 242 871 60 01
E-Posta:demremuzesi@ktb.gov.tr

Sorumlu olduğu il/ilçe:
Antalya/Demre-Kaş

Bağlı Birimleri:
Likya Uygarlıkları Müzesi
Andriake Örenyeri
Aziz (St.) Nikolaos Anıt Müzesi
Simena Örenyeri
Myra Örenyeri
Patara Örenyeri
Ksanthos Örenyeri






LİKYA UYGARLIKLARI MÜZESİ

Adres: Büyükkum Mah. Kumdağı Cad. No:2 Demre/ANTALYA
Müze Ziyaret Saatleri:
Yaz:
08:30-19:00
Kış:  08:30-17:30


Bakanlığımızın,  “Granarium” yapısı Likya Uygarlıkları Müzesi teşhir tanzim projesi kapsamında yapılan çalışmalarla restorasyonu tamamlanan  “Granarium”  yapısı “Likya Uygarlıkları Müzesi” olarak düzenlenmiş ve açılışa hazır hale getirilmiştir. Bakanlığımızca gerçekleştirilen tüm bu çalışmalar için toplam 14.782.00,00 ödenek kullanılmıştır.
Antik Dönemde ayrı bir kent olmaktan çok, Myra’nın dış mahallesi ve limanı konumunda olan Andriake, Akdeniz’de doğu batı güzergahında seyreden ticaret gemileri için korunaklı bir limanın olması yanı sıra lojistik destek sağlayan tesisleriyle gemicilerin vazgeçilmez bir uğrak noktası olmuştur. Klasik Dönemden itibaren yoğun olarak kullanılan liman, Helenistik, Roma ve Doğu Roma (Bizans) Dönemleri boyunca bölgenin merkezi bir limanı olmayı sürdürmüştür.  2300 m2 ’yi bulan ölçüsü ve çatısına kadar ayakta kalmış niteliği ile çok özel bir yapı olan ve Likya Uygarlıkları Müzesi olarak düzenlenen Granarium (Horrea Hadriani/İmparatorluk Silosu) yapısı ve hemen doğu bitişiğindeki Ticari Agora /Plakoma yapıları İmparator Hadrianus döneminde (MS 129-¬130) inşa edilmiştir.
Antalya ile Fehiye Körfezleri arasında Akdeniz’e uzanan bugünün Teke Yarımadası, Antik coğrafyada Likya bölgesi olarak adlandırılmaktadır.  Müzede yöresel gelenekleri ve kendine özgü mezar mimarileri ile zengin Likya Uygarlığından günümüze ulaşmış arkeolojik eserler interaktif sunumlarla destekli olarak konularına göre sergilenmektedir.  
Geçmişin İmparatorluk Silosu günümüzün Likya Uygarlıkları Müzesi sekiz salondan oluşur.   Müze salonlarına Likya Birliğinde üç oy hakkına sahip altı büyük kentin ve önemli bir Likya kenti olan Arykanda ile liman kenti Antiphellos’un adı verilmiştir. Salonlarda Likya Tarihi ve Coğrafyası, Epigrafisi, Sikke,  Ekonomi ve Sosyal Yaşamı ile Din Kültürü,  tarihsel gelişimi içinde eserlerle,  salonların içeriklerine uygun bilgi panoları, canlandırma ve interaktif sunumlarla desteklenerek tanıtılmaktadır.  Yedinci salonda bir Likya liman kentinin canlandırmasının yapıldığı gemi simülasyonu yer alır.   Likya Bölgesinin, Myra kentini de içinde barındıran Orta Likya bölgesi ile Batı Likya’nın, Eşen çayının sınırladığı Ksanthos kentine kadar olan bölümü Likya Uygarlıkları Müzesi sorumluluk alanında kalmaktadır. Müze koleksiyonun çoğunluğunu Likya bölgesinde yapılan kazılardan elde edilen eserler oluşturmaktadır.


 
 





AZİZ (ST.) NİKOLAOS ANIT MÜZESİ

Adres: Gökyazı Mah. Noel Baba Cad. Demre/ANTALYA
Müze Ziyaret Saatleri:
Yaz
: 08:30-19:00
Kış:  08:30-17:30


5. Yüzyıl ortalarında İmparator 2.Theodosıos (408-450) döneminde Myra Likya eyaletinin başkenti olur. Bu yıllarda Myra’da Nikolaos’un anı yapısının varlığı bilinmektedir. 529 yılında bölgedeki büyük depremin ardından imparator 1.Iustınıanos (527-65) bu yapıyı onartır. Dönem kaynaklarında 530’da Myra’da Azizin mezar yapısı veya kiliseden söz edilmektedir. Aziz Nikolaos Kilisesi’nin ilk yapı dönemi kesin olarak bilinmemekle birlikte tarihi ve mimari verilere dayanarak 6. Yüzyılda yapılmış bazilika olduğu kabul edilir.
8. Yüzyılda ya bir deprem sonucu, ya da güneyden gelen saldırılar sonucunda ilk yapının hasar görmesinin ardından kilise, 9. veya 10. yüzyılda kubbeli bazilika planında yeniden inşa edilir. Bu dönemden sonra Aziz Nikolaos kilisesi pek çok onarım ve ek yapı dönemi geçirmiştir. 11. Yüzyılda iç narteks duvar resimleriyle donatılmıştır. Bu resimler, Bizans resim sanatı gelişiminde dönemin üslup özelliklerini yansıtan önemli “konsil” (imparator ve piskoposların katılımıyla dini kararların alındığı dinsel toplantı) sahnelerini içermektedir.
Kilisenin tarihinde en önemli restorasyon imparator Konstantinos IX. Monomakhos (1042-1055) ve karısı Zoe’nin yaptırdığı onarımlardır. Bugün kilisede bulunan 1 Eylül 1042 tarihli bir kitabede imparator ve karısının Myra’daki yenileme çalışmaları belgelenmiştir.
Myra, Ortaçağ’da deniz yoluyla Kudüs’e giden hacıların uğradıkları bir liman, Aziz Nikolaos kilisesi inançlıların hac yerlerinden biri olmuştur.
1087 yılında İtalya’dan deniz yoluyla Kudüs’e giden Bari’li tüccarlar Myra’ya uğradıklarında Aziz Nikolaos’un mezarını açarak kemiklerini kaçırmışlardır. Kutsal rölikler bugün Bari’de azizin adına yapılan San Nicola Kilisesi’nde korunmaktadır.
Kilisenin güneyindeki mezar odasında Aziz Nikolaos’un yaşam öyküsünü içeren sahneleri konu alan 12. Yüzyıla ait duvar resimleri, Azizin Siklusunun Türkiye’deki tek örneğidir. Kilisenin kuzeydoğusundaki “Prothesis”in (ayine hazırlık odasının) kubbesinde 12. - 13. Yüzyıllara tarihli “Komünyon” (İsa’nın havarilerine ekmek ve şarap sunması) sahnesi; 3. Güney şapelde 13. Yüzyıla ait Deesis sahnesini içeren duvar resimleri ile kilisenin zemin döşemelerindeki ince işçilikte yapılmış opus sectile tekniğindeki mermer panolar Bizans sanatının önemli örnekleridir.
Kilisenin kuzeyindeki ek yapıların ve piskoposluk yapısının (episkopeion) mimari ve arkeolojik verilere göre 11 - 12. Yüzyıllarda inşa edildiği kabul edilmektedir.
12. Yüzyıl sonlarında doğal afet sonucu Myros Çayı’nın yatağı değişmiş ve kuzeyden çamurlu sel sularının gelmesiyle Myra kenti, kilise ve kuzeydeki ek yapılar aluvyon toprakla dolmuştur. Günümüzde kent dokusu, kilisenin zemin seviyesinden yaklaşık 6.00 metre yukarıda yer almaktadır.
Yapı 19. yüzyılda önemini korumaya devam etmiştir; Rus Çarı I. Nikolai’nin himayelerinde 1862-63 yıllarında Rus Arkeoloji Enstitüsü’nün kilisedeki kazı ve onarım çalışmaları sırasında günümüze gelen yeni bir çan kulesi de inşa edilmiştir.
1963-64 yıllarında Antalya Müzesi’nin kilisede temizlik ve onarım çalışmalarının ardından 1965 yılında Alman Arkeoloji Enstitüsü’nün Myra projesi çerçevesinde kilisenin mimarisi, mimari elemanları ve opus sectile panoları incelenmiştir.
1980’li yıllarda Antalya Müzesi tarafından kilisenin örtü sistemindeki sorunlar nedeniyle yapının güney bölümü çelik ve plastik bir çatıyla örtülmüştür.
1989-2009 yılları arasında Hacettepe Üniversitesi’nden Prof. Dr. Yıldız Ötüken başkanlığında yürütülen kazılarda kilisenin kuzey alanındaki manastır yapıları, Episkopeion (piskoposluk yapısı), keşişlerin günlük yaşamına ilişkin mekânlar ve mezarlar bulunmuştur.
Halen Hacettepe Üniversitesi tarafından Prof. Dr. Sema Doğan’ın başkanlığında yapıda kazı, koruma ve onarım çalışmaları devam etmektedir.

 
 





SİMENA ÖRENYERİ

Adres: Üçağız Mah. Kaleköy Mevkii. Demre/ ANTALYA
Müze Ziyaret Saatleri:
Yaz:
08:30-19:00
Kış: 08:30-17:30


Günümüzde Kaleköy olarak anılan antik Simena küçük bir Likya kıyı kenti olup, M.Ö. 4.yüzyıldan günümüze kadar iskan görmüş stratejik bir nokta olma özelliği gösterir. Bu özelliğini en canlı yansıtan kalıntı günümüze dek sağlam kalmış kale olup, buradan Kekova ve çevresinin en mükemmel manzaralarını izlemek mümkündür. Simena Türkiye’nin sadece denizden ulaşılabilen nadir yerleşimlerinden biridir. Kekova adası ve çevresindeki kıyılarda doğal, kültürel ve coğrafi değerlerin korunması amacıyla oluşturulmuştur, 260 km² alanı kaplayan Kekova Özel Çevre Koruma Alanı’nın içerisinde yer alan Simena antik kenti, 1. Derece arkeolojik sit alanı olarak tescillidir. Yöreye adını veren Kekova, hem Simena’nın tam karşısında kıyıya en yakın yeri 500 m. olan 7.4 km. uzunluğundaki adanın, hem de Simena, Teimiussa (Üçağız), Aperlai (Sıcak) İskelesi, Akvaryum Koyu, Gökkaya Koyunu da içine
alan bölgenin genel adıdır. Adanın Simena’ya bakan kuzey kıyıları denizin 4-5 m. derinliklerine kadar uzanan, yarısı suyun içinde, yarısı dışında taş merdivenler, ev kalıntıları, iskele kalıntıları gibi antik çağlardaki depremlerde kısmen suya gömülen uygarlığın izleriyle doludur. Simena, Kekova Adası’nın karşısında bulunan yarımada üzerinde konumlanmıştır.
Kekova Bölgesi’ne karadan ilk giriş yeri olan antik dönemde Teimiussa liman kenti olarak bilinen Üçağız, komşu Simena’nın yanında yer alan, Akdeniz’in en şiddetli dalgalarına karşı denizcileri koruyan en güvenilir köşeydi. Kaleköy ile Üçağız arasında özelikle lahitler için taşocağı olarak kullanılmış küçük adacıklar arasından kıyıya doğru su altında kalmış yol ve rıhtım kalıntılarını izlemek mümkündür. Simena antik kentinin adının ilk kez Pilinius (M.S.1.yüzyıl) tarafından anılmış olmasına rağmen Likya yazısıyla yazılmış kitabe ve Aperlai’de bulunan gümüş sikkeden anlaşıldığı üzere, tarihi M.Ö. 4. yüzyıla kadar inmektedir.
Kent, Aperlai başkanlığında, Apollonia ve İsinda’nın da dahil olduğu bir fedarasyona üyeydi. Likya birliğinde Aperlai şehri tarafından temsil ediliyordu. Bölge Roma İmparatorluğuna katıldıktan sonra Simena’nın bağımsız bir şehir olarak yaşamını sürdüğü anlaşılmaktadır. Kıyıya yanaşıldığında göze çarpan ilk yapı, kitabesinde “Aperlai halkı ve meclisi ile birliğin diğer şehirleri tarafından İmparator Titus’a armağan edilmiştir” yazılı olan ve M.Ö. 79 yıllarında yapıldığı düşünülen, Roma hamam kompleksine ait yapı kalıntılarıdır. Sahilden dik bir patika ve yer yer antik basamaklar yardımıyla kaleye ulaşılırken iki lahit dikkati çeker.
Biri küçük eksedraya, diğeri ise İdargus oğlu Mentor’a adandığına dair kitabeye sahiptir.

Kaleye ulaşıldığında ilk göze çarpan kalıntı doğal kayaya oyularak inşa edilmiş, 7 oturma sıralı, 300 kişi kapasitesi ile Simena’nın önemli kalıntılarından biri olan tiyatrodur. Su sarnıçları, kaya mezarları ve önce tapınak, ardından kilise ve en son cami olarak kullanılmış dini yapının izleri kalenin diğer kalıntıları arasındadır. Kıyıda su içinde Likya tipi lahitler, mendirek ve yapı kalıntıları durgun havalarda rahatlıkla görülebilir. Kalenin kuzeydoğusunda ise lahitler ve kaya mezarlardan oluşan geniş bir nekropol alan uzanır. Ev tipi mezarın birinde
Lykia dilinde yazıt dikkat çekicidir.

 

 




MYRA ÖRENYERİ

Adres: Alakent Mah. Yaylakaya Cad. Demre/ANTALYA
Müze Ziyaret Saatleri:
Yaz:
08:30-19:00
Kış: 08:30-17:30


Bugünkü Demre İlçe merkezinde ve civarında yer alan Myra Antik Kenti, aynı adı taşıyan ova üzerinde kurulmuştur. Myros nehrinin (bugünkü Demre Çayı) batısındaki ulaşıma elverişli kanal ile şehrin denizle bağlantısı sağlanmaktaydı. Kanalın diğer yanında yer alan Andriake (Çayağzı) limanından da bölgenin deniz ulaşımı ve ticareti yürütülmekteydi. Myra Antik Kenti özellikle Likya Dönemi kaya mezarları, Roma Dönemi tiyatrosu ve Bizans Dönemi Aziz Nikolaos Kilisesi (Noel Baba) ile ünlüdür. Kaya mezarları, Likçe yazıtları ve sikkeler, Myra’nın en azından İ.Ö. 5. Yüzyıldan itibaren varlığını sürdürdüğünü gösterirler. Strabon’un verdiği bilgiye göre Likya Birliğinin altı büyük kentinden biri olan Myra, Likçe yazıtlarda Myrrh adıyla anılır. İ.S. 2. Yüzyıl Myra’nın büyük bir gelişmeye sahne olduğu dönemdir. Likya Birliğinin Metropolisi olan şehirde, Likyalı zengin kişilerin yardımları ile birçok yapı inşa edilmiş ve onarılmıştır. Bizans Döneminde ise Myra, dini yönden olduğu kadar idari yönden de önde gelen şehirlerden biri olmuştur. Günümüze dek ulaşan ününü, Aziz Nikolaos’un (NoelBaba) İ.S. 4. Yüzyılda şehrin piskoposu olmasına ve ölümünden sonra aziz mertebesine ulaşıp adına kilise yapılmasına borçludur. Myra, 7. Yüzyıldan itibaren gerek deprem, su baskını ve Demre Çayı’nın getirdiği alüvyonlar, gerekse Arap akınları sebebiyle önemini yitirip 12. yüzyılda köy hüviyetine dönüşmüştür. Günümüz kalıntılarını, akropolün güney eteğinde yer
alan tiyatro ile her iki yanında yer alan kaya mezarları oluşturur. Yapılan araştırmalara göre bugün oldukça sağlam durumda olan Roma Dönemi surlarının | dışında, Helenistik hatta İ.Ö.5.y.y.’a tarihlenen sur kalıntılarına akropol tepesi ve çevresinde rastlamak i mümkündür.
Akropolün güney eteğinde yer alan tiyatro, gerek oturma sıraları gerekse sahne binası ile iyi korunmuş bir Roma Dönemi tiyatrosunun özelliklerini yansıtır. Sahne binası ikinci katın yarısına kadar ayaktadır. Tiyatronun hemen iki yanında, kabartmalı veya düz kaya mezarları yer alır. Likyalıların ahşap ev mimarisinin kaya mezarlarına en iyi uyarlanmış örnekleri olan Myra mezarlarının içinde, ölüyü ve yakınlarını betimleyen kabartmalı mezar, en ilginç örneklerden biridir.
Ayrıca yine kabartmalı veya kitabeli birçok kaya mezarı, kayalığın güneye bakan yüzünde üst üste veya yan yana sıralanmaktadır. Tiyatro yakınındaki şehir merkezine giderken yolun solundaki hamam kalıntıları ise Roma Dönemi tuğlamimarisinin erken ve ilginç örneklerini oluştururlar. Şehrin su ihtiyacı, Demre Çayının aktığı vadi kenarındaki kayaya oyulmuş kanallarla karşılanmaktaydı. Likya konfederasyonunda 3 oy hakkına sahip 6 şehirden
biri olan Myra’nın “En parlak kent” unvanıyla anılması ne denli önemli bir kent olduğunu göstermektedir. Myra’nın Likya konfederasyonuna ait sikkelerin yanında kendi adıyla basılmış sikkelerinde, şehrin ana tanrıçası Artemis’in Anadolu’nun en eski tanrıçası
Kybele formunda temsil edilmiş olması ayrı bir önem taşımaktadır. M.S. 2.Yüzyılda Likya eyaletinin başkenti olan Myra’nın, St. Paul ve arkadaşlarının uğradıkları şehir olması Hıristiyanlıkça da özel bir önem taşımaktadır.

 






ANDRİAKE ÖRENYERİ


Adres: Büyükkum Mah. Kumdağı Cad. No:2 Demre/ANTALYA
Müze Ziyaret Saatleri:
Yaz:
08:30-19:00
Kış: 08:30-17:30


Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünün "Andriake Örenyeri Ziyaretçi Karşılama Merkezi ve Gezi Güzergahı Düzenleme Projesi", “Garnarium” yapısı restorasyon projesi ve “Plakoma” yapısı restitüsyon ve restorasyon projesi kapsamında 2012-2014  yıllarında yapılan çalışmalarla, Andriake Liman Kenti  güney yerleşimde yer alan Granarium (Likya Uygarlıkları Müzesi), Agora/Plakoma, Sarnıç, Sinagog, kiliseler, hamamlar, ve liman yapıları ile onurlandırma anıtlarının restorasyonları tamamlanarak  ve gezi güzergahları oluşturularak, Andriake Örenyeri 2015 yılı Haziran ayında  ziyarete açılmıştır.  
Andriake Örenyeri karşılama merkezinden başlayarak,  ziyaretçilerin örenyerinde rahat gezmelerine olanak sağlayan,  Örenyeri dokusuna zarar vermeyen,  travers ve granit kesme taşlarla yapılmış gezi yolları oluşturulmuştur.  Ziyaretçileri karşılama merkezinde Örenyerinin planı ve bilgilerini içeren bir bilgi panosu karşılar ve gezi güzergahı boyunca yapıların yanında yer alan bilgi panoları ile örenyeri gezilir.  Gezi güzergahında yer alan oklarla ziyaretçi yönlendirilir. Örenyerine girişte tur otobüsü ve küçük araçların park edebileceği büyük kapasiteli bir otopark yer alırken, ziyaretçiler için kafeterya, wc hizmeti mevcuttur.  Ayrıca projede karşılama merkezinde yer alan bir tanıtım salonuna yer verilmiştir. Bu salonda ziyaretçiler hem Likya Uygarlıklarını,   hem de Myra Antik kentinin Liman yerleşimi olan Andriake’nin antik dönemde önemli bir deniz ticaret merkezi olması nedeniyle,   Antik Dönemden günümüze denizcilik,  gemiler ile ilgili video görselleri ve basılı materyallere ulaşılır.  
Likya Uygarlığının büyük ve önemli kentlerinden biri olan Myra'nın Limanı, Helenistik dönemden başlayarak 7. yüzyıla kadar olan süreçte varlığını sürdüren Andriake yerleşiminin güney kesiminde yapılan çalışmalarla,  alanı koruyarak,  ziyaretçiler için gerekli konfor ve bilgilendirme koşulları oluşturarak,  Antik dönem Liman yerleşimini tanıtmak,   toplumda koruma bilincini geliştirmek amaçlanmıştır. Örenyeri hem restorasyon çalışmaları, hem çevre düzenlemesi, hem karşılama merkezi mimari tasarımı ve hem de tarihi önemi açısından pek çok açıdan fark yaratmaktadır.

 

 





PATARA ÖRENYERİ

Adres: Gelemiş Mah. Kaş/ANTALYA
Müze Ziyaret Saatleri:
Yaz:
08:30-19:00
Kış: 08:30-17:30


Kaş İlçesi, Gelemiş Köyü’nde yer alan ve Tüm Likya bölgesinin ana limanı olan Patara antik kentindeki kazı çalışmaları şehrin tarihinin Erken Tunç Çağı (MÖ3000) ile başladığını ortaya koymuştur. Hitit ve Likya yazılı belgelerinde “Pttara” olarak anılan kent, Genç Tunç Çağı ve Demir çağında da iskana uğramış, MÖ 540 dolaylarında Perslerin egemenliğine girer. Anadoludaki Pers egemenliğine son veren Büyük İskender’den sonra MÖ 3. yüzyılda Ptolemaiosların eline geçen kent, erken Roma’da Likya eyaletinin başkenti olur. Roma döneminde anıtsal yapılarıyla dikkat çeken kentin, Geç Roma-Bizans döneminde önemli bir piskoposluk merkezi olduğu Pataralı Eudomos’un 325 yılında MS 312’de İznik Konsilinde Likya adına tek imza yetkilisi olmasından anlaşılır. Aziz Nikolaos2un  (Noel Baba) doğduğu ve yetiştiği kent olan Patara MS 12.yüzyılda iyice küçülerek bir Orta Çağ liman kentine dönüşen Patara’daki Türk varlığı bu döneme ilişkin hamam yapısıyla kesinleşmiştir. Yazılı kaynaklar ışığında Cem Sultan’ın 1478’te Patara’da bir Rodos heyetiyle buluştuğu bilinmektedir.
Hadrianus dönemine ait 75 m. uzunluğundaki granarium (tahıl deposu), bir diğer Roma imparatoru Neron’un denizcilerin selameti için yaptırdığı fener, MS 4.yüzyıla kadar çeşitli onarımlarla kullanım gördüğü görülen 5.000 kişi kapasiteli antik tiyatro ile yakın bir zaman önce restorasyonu tamamlanan 1.400 kişi kapasiteli Meclis Binası başlıca önemli mimarlık yapıtlarıdır. Bizans Dönemi şapel ve kiliseleri de Patara antik kentinin Geç Antik Çağa ilişkin ve ayakta kalmayı başarmış yapıları olarak karşımıza çıkar.


 





KSANTHOS  ÖRENYERİ

Adres: Kınık Mah. Kaş/ANTALYA
Müze Ziyaret Saatleri:
Yaz:
08:30-19:00
Kış: 08:30-17:30


Demre Müze Müdürlüğüne bağlı ören yerlerinden bir olan Ksanthos antik kenti, Likya Uygarlığının özgünlüğü ve kazılarda elde edilen buluntuların önemi nedeniyle UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilmiştir.
Kaş İlçesi, Kınık Beldesinde yer alan ören yeri ovaya hakim iki tepe üzerinde kurulmuştur. Likya Birliğinin idari merkezi olarak nitelenen Ksanthos kentinin ismine ilk olarak Likya dilinde yazılmış kitabelerde ARNNA olarak anılır. Kazılarda elde edilen buluntular, ören yerine ait en erken izlerin MÖ 8. yüzyıldaki iskana ait oduğunu ortaya koymuştur. Şehir, MÖ 546-545 yıllarında Pers Komutanı Harpagos tarafından kuşatılır. Kahramanlıklarıyla ünlü Ksanthoslular, çok direnmelerine rağmen şehri Perslere bırakmak zorunda bırakıldılar.
Pers egemenliğine son veren Büyük İskender’den sonra kent, M.Ö 309’dan itibaren önce Mısır Hanedanı Ptolemaios’ların, daha sonra ise III. Antiokhos’un egemenliği altına girmiştir. Mö 432te brutus tarafından yerle bir edilmiş kent, Roma dönemi imparatorlarından Marcus Antonius ve özellikle de Vespasianus döneminde yoğun imar faaliyetlerine sahne olmuştur.
Doğu Roma döneminde piskoposluk merkezi olan Xanthos, Erken bizans döneminde Arap akınları nedeniyle önemini yitirmiştir. MÖ 8. Yüzyıl ile Geç Bizans dönemi arasına tarihlenen pek çok yapının görülebildiği Ksanthos’un en önemli kalıntılarının yer aldığı tiyatronun batısındaki alanda dünyaca ünlü Harpi Anıtı ile MÖ 4. yüzyıldan Likya Lahdi ile Ksanthos beylerinden Kherei adlı bir yönetici adına dikilen, iki yüzü Likçe ve Grekçe yazıtlı anıt mezar Klasik döneme ait önemli mezar yapıları olarak tüm heybetiyle dikkat çekicidir. Roma tiyatrosunun bitişiğindeki kare formlu alan ise aynı döneme tarihlenen Roma dönemi agorasıdır. Roma dönemine ait Sütunlu Cadde, Bizans dönemi yapılarından Katedral (Doğu Bazilikası), Haç Bazilikası ve yaklaşık 2 km’yi bulan surlar da başlıca diğer kalıntılardır.