Prehistorik dönemlerden itibaren Akdeniz havzasında özellikle Anadolu'da
bereket ve bolluğun sembolü ve koruyucusu "ana tanrıça" olarak
tapınılan Kybele'nin iki yanındaki aslanlar, doğa ve hayvanlar
üzerindeki hakimiyetini sembolize etmektedir.
Antik dönem sosyal ve dini yaşamında kişilerin olmuş ya da olmasını
diledikleri istekleriyle ilgili ya da inandıkları tanrısal varlığı
onurlandırmak üzere tanrı ya da tanrıçalara adak sunmaları yaygın bir
gelenektir.
Tanrıyı onurlandırmak üzere tapınaklar ya da kutsal alanlara sunulan
materyaller "adak objesi" olarak değerlendirilmektedir. Kişinin sosyal
ve ekonomik statüsüne göre adak objeleri, basit bir taş parçasından
gösterişli bir heykele kadar farklılık gösterebilmektedir.
İşte bu adak objelerinin en güzel örneklerinden
biri olan Roma dönemi Adak Heykeli Kybele’nin 60 yıl gibi uzun bir
süreci kapsayan iadesi önem taşımaktadır.
Eserin kaide bölümünde üç satır halinde Eski Yunanca (Grekçe) yazıt
bulunmaktadır. Sideropolisli Asklepiades'in Oniki Tanrı Ana'ya sunduğu
bir adak heykeli olarak tarihte bilinen Kybele'nin yazıt bölümünde ise,
“Hermeios’un oğlu Sideropolis’li Asklepiades adağı Oniki Tanrı Ana’ya
dikti” ifadesi yer almaktadır.
Ἀσκληπιάδης Ἑρμείου Σιδη-
ροπώλης Μητρὶ Δώδεκᾳ
Θεῷ εὐχήν ἀνέθηκεν
İade Süreci
1960 yılında Afyonkarahisar'ın merkeze bağlı Çavdarlı köyünde yapılan bir yol çalışması sırasında bulunan Kybele Heykeli’nin yasa dışı yollarla İsrail'e ulaştığı ve bir İsrail vatandaşı tarafından satın alındığı tespit edilmiştir.
Eser, 2016 yılında ABD’ye götürülmek istenmiştir. Kendilerinden izin talep edilen İsrail makamları da durumdan şüphelenerek konuyu ve eser fotoğraflarını İnterpol aracılığıyla ülkemize iletmiştir.
Bakanlığımızca, Roma Dönemi'ne ait bir Kybele heykelini Amerika Birleşik Devletleri, yapılan incelemelerde, söz konusu heykelin tipolojik özelliği, kullanılan mermerin cinsi, işçiliği ve yazıtından edinilen bilgiler ışığında Anadolu kökenli olduğu anlaşılmış ve uzmanlarca MS 3. yüzyıla tarihlendirilmiştir.
Eser sahibinin heykeli bir müzayede evi aracılığıyla satmak istemesi üzerine Bakanlığımız ABD makamlarından bu satışın durdurulmasını talep etmiştir. Eseri elinde bulunduran kişi, bu takibin ardından kendi malı olduğunu beyan ettiği heykele iyi niyetli bir alıcı olarak sahip olduğunu belirterek ABD'de dava açmıştır.
Bakanlığımız, Dışişleri Bakanlığı ve Türkiye'nin New York Başkonsolosluğu Kybele'nin iadesi konusundaki karşı iddialarını mahkemeye taşımıştır. Heykelin, Afyonkarahisar'ın merkeze bağlı Çavdarlı köyünde 1964 yılında yapılan bir yol çalışması sırasında bulunan ve ilin müzesinde sergilenen "Kovalık Eserleri"ne tipolojik benzerliğinin İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü uzmanlarınca bilimsel raporla vurgulanması üzerine, kolluk kuvvetleri koordinasyonunda, Afyonkarahisar Müzesi Müdürlüğünce eserlerin çıktığı düşünülen bölgede 1960-1970'li yıllarda yaşayan şahısların bilgisine başvurulmuştur.
Ayrıca heykelin ortaya çıkarıldığı yıllarda Afyonkarahisar Müzesi Müdürü olarak görev yapmış olan, merhum Hasan Tahsin Uçankuş'un kişisel arşivinden elde edilen belgeler de tanık ifadelerinin tutarlılığını göstermiştir.
Bilimsel kanıtlar ve eserin ortaya çıkarıldığı yıllarda bölgede yaşayan görgü tanıklarının ifadeleri ile Afyonkarahisar'daki kaçakçılık olaylarına ilişkin belgeler Kybele heykelinin Türkiye’ye ait olduğunu doğrulamıştır.
Türkiye'nin hızlı ve titiz takibi sonucu, ABD'de dava görülmeye başlamadan eser sahibi Kybele heykelini uzlaşmacı bir tavır göstererek Türkiye'ye iade etmeyi kabul etmiş ve süreç sulh yoluyla tamamlanmıştır.
Eser, 12 Aralık 2020'de Türkiye’ye, bulunduğu topraklara getirilmiş ve İstanbul Arkeoloji Müzelerinde gerçekleştirilen bir törenle kamuoyuna sunulmuştur. Kybele Heykeli şu an Afyonkarahisar'daki yeni müzesinde sergilenmektedir.