ŞANLIURFA MÜZESİ MÜDÜRLÜĞÜ
İletişim Bilgileri:
Adres: Haleplibahçe Mah.2372.sk. Eyyubiye/Şanlıurfa
Tel: 0 414 313 15 88
Faks: 0 414 314 16 42
E-posta: sanliurfamuzesi@ktb.gov.tr
Sorumlu olduğu il/ilçe:
Şanlıurfa ili ve İlçeleri
Bağlı Birimleri:
Şanlıurfa Müzesi
Haleplibahçe Mozaik Müzesi
Şanlıurfa Kalesi
Harran Ören yeri
Göbeklitepe Ören yeri
ŞANLIURFA MÜZESİ
Adres: Haleplibahçe Mah.2372.sk. Eyyubiye/Şanlıurfa
Müze Ziyaret Saatleri: Yaz 08:00-18:30 Kış:08:00-16:30
24 Mayıs 2015 tarihinde ziyarete açılan Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi büyük bir kompleks olarak tasarlanmıştır. Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi içerisinde 14 adet ana sergi salonu ve 33 adet canlandırma alanı bulunmaktadır. Ayrıca resim, heykel vb. sergilerin yapılabileceği geçici sergi salonu, tanıtım filmlerinin gösterildiği sinevizyon odaları, çocuk oyun alanı ve hediyelik eşya satış üniteleri de yer almaktadır. Arkeoloji Müzesi ve Mozaik Müzesi arasında bulunan Arkeopark alanında ise kronolojik olarak sıralanmış döneminin mimari özelliklerini yansıtan yapı örnekleri ile bu yapıların içerisinde özellikle döneminin sanatını yansıtan turizm amaçlı imalatların yapılabileceği mekânlara yer verilmiştir. Ayrıca yine Arkeopark alanında kazı çalışmalarının nasıl yapıldığını, özellikle okul çağındaki çocuklara daha iyi anlatabilmek için deneysel arkeolojik çalışmaların yapılabileceği kazı eğitim alanı bulunmaktadır. Müze içerisindeki sergi salonları kronolojik bir sıra içerisinde canlandırmalarla birlikte ziyaretçiyi sıkmadan ve yormadan zamanda yolculuk seklinde gezilmektedir.
Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi teşhirinde 5000 eser bulunmaktadır. Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi sergi salonlarında kronolojik olarak önce Paleolitik Döneme ait yüzey buluntuları ve canlandırmalar, Neolitik Döneme tarihlenen İnsan boyutlarında yapılmış dünyanın en eski heykeli "Balıklıgöl Adamı", Dünyanın en eski tapınağı Göbeklitepe kazı buluntuları ve canlandırmaları, Nevali Çori Tapınağı, Kalkolitik, Tunç, Demir, Helenistik, Roma, Bizans ve İslami dönemlerine ait en önemli eserler sergilenmektedir. Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi Neolitik Dönem eserleri açısından dünya müzeleri arasında önemli bir yere sahiptir. Dünyanın en eski tapınağı Göbeklitepe'ye ait eserler Şanlıurfa Arkeoloji Müzesinde sergilenmektedir.
Müze, Ülkemizin kapalı alan ve sergi salonu bakımından en büyük müzesi olması, canlandırma sayısı olarak Dünyada sayılı müzelerinin arasında yer alması ve 4,5 km’lik gezi güzergahı ile Ülkemizin en uzun gezi güzergahına sahip olması açısından da önemlidir.
HALEPLİBAHÇE MOZAİK MÜZESİ
Adres: Haleplibahçe Mah.2372.sk. Eyyübiye/Şanlıurfa
Müze Ziyaret Saatleri (Yaz/Kış): Yaz 08:00-18:30 Kış:08:00-16:30
24 Mayıs 2015 tarihinde ziyarete açılan Haleplibahçe Mozaik Müzesi 6000 m² genişliğe sahip ve 82 mt. çapı ile Türkiye’nin kolonsuz geçilen en büyük yapısıdır. Haleplibahçe Mozaik Müzesinde; Haleplibahçe’de ortaya çıkan mozaikler insitu olarak sergilenmektedir. Haleplibahçe mevkiinde 2005 yılında yapılan altyapı çalışmalarında taban mozaiklerine rastlanılması üzerine 2007- 2009 yıllarında arkeolojik kazılar sonucu ortaya çıkan M.S. 5- 6. yüzyıllara ait “Haleplibahçe Mozaikleri” ile Şanlıurfa ve çevresinde bulunan mozaikler sergilenmektedir. Doğu Roma İmparatorluğu döneminde yapıldığı düşünülen Haleplibahçe mozaiklerinde Grek mitolojisi ve alfabesi yer almaktadır. Bugüne kadar yapılmış arkeolojik çalışmalar ışığında Şanlıurfa mozaik tarihi, Osrhoene Krallığı dönemine Süryani karakterli mozaikler ile Doğu Roma İmparatorluğu Dönemi’ne ait Grek mitolojisinden esinlenmiş örnekler ile tanımlanmaktadır. Yapıldığı dönem için de ilgi çekici sıfatını hak eden bir yapının tabanını süsleyen Haleplibahçe Mozaikleri, teknik detaylarının yanı sıra, tarih boyu pek çok sanat eserine ilham kaynağı olmuş hikayelere de odaklanarak; Troya Savaşının ünlü kahramanı Akhilleus’un hayatına ve savaşçı Amazon kraliçelerinin gizemine doğru bir yolculuk sunmaktadır.
ŞANLIURFA KALESİ
Adres: Yusufpaşa, Ptt, 5. Cad. 63100 Eyyubiye/Şanlıurfa
Müze Ziyaret Saatleri (Yaz/Kış): Ziyarete Kapalı
Kentin güneybatı kesiminde, Halil-ür Rahman ve Ayn-ı Zeliha Göllerinin güneyinde ve bu göllere hakim bir tepe üzerinde kurulan iç kalenin doğu, batı ve güney tarafı kayadan oyma derin savunma hendeği ile çevrili kuzey tarafı ise sarp kayalıktır.
Kalenin, şehir surlarının güneybatı köşesini oluşturan yüksek tepenin üzerine inşa edilmiş olması hem şehre karşı hem de dışarıdan gelecek düşmanlara karşı savunma sağlamıştır. M.S 812-814 yıllarında, Arap istilası döneminde şehir surlarının yeniden inşa edilmesi sırasında kalenin de inşa edildiği bilinmektedir. Zira Procospius’un 6. Yüzyılda yaptığı dökümlerde surlardan bahsedildiği halde, bir kalenin varlığından söz edilmemiştir. Tarihi kayıtlarda kalenin adına ilk kez 11. Yüzyıl başlarında rastlanmaktadır. Buna göre kalenin inşa tarihi 6.yüzyıl ile 11. Yüzyıl tarihleri arasına düşmelidir ki bu da 812-814 yıllarında ki Arap istilası dönemi demektir.
Güneydeki kayadan oyma hendeğin, buradaki M.S 3.yüzyıla ait nekropolün üzerine yapıldığı, hendek kenarında kesilmiş, yarım kaya mezarlarından anlaşılmaktadır. Kale üzerindeki Korint başlıklı iki sütundan doğuda olanın kente bakan kuzey cephesindeki Süryanice kitabede; “Ben Eftuha’yım, güneşin oğluyum. Bu sütunlarla üzerindeki heykeli Kral Mano’nun kızı Kraliçe Şalmet için yaptırdım.” yazılıdır. Kitabede sözü edilen heykel günümüzde yerinde bulunmamaktadır. Kral Mano’nun M.S.240-242 yılları arasında hüküm sürdüğü düşünülecek olursa, sütunların 812-814 yılları arasındaki esas inşa tarihinden önce buradaki tepe üzerine yapıldığı ortaya çıkmaktadır.
HARRAN ÖRENYERİ
Adres: Şanlıurfa Harran İlçesi Kaleiçi
Müze Ziyaret Saatleri (Yaz/Kış) Yaz:08:00-18:30 Kış 08:0016:30
Harran Örenyeri, Şanlıurfa İlinin 44 km. güneyinde Harran İlçesi’nde yer alır. Kendi adıyla anılan ovanın merkezinde bulunan Harran, Prehistorik dönemden beri ovanın yüzlerce höyüğü içerisinde en önde gelen yerleşme yeridir. Kuzey-güney ve doğu-batı yönlerinden gelen yolların kesiştiği yer konumundadır. Kuzeyinde Anaz Höyüğü, Sultantepe (Huzurina) ve Edessa (Şanlıurfa) Kenti bulunur. Güneydoğusunda Şuayip şehri ve Sogmatar, doğusunda Ras el Ayn (Ceylanpınarı), kuzeybatısında Viranşehir (Kontantinapolis) bulunmaktadır.
Eski Asur, Hitit, Yeni Asur, Yeni Babil, Med, Helenistik, Roma, Doğu Roma, Emeviler, Abbasiler, Hamdaniler, Fatimiler, Numeyriler (1059), Selçuklular (1086), Zengiler, Haçlılar ve Eyyubiler (1182) gibi uygarlıkların yerleşmesine sahne olan Harran 1260 yılı başlarında Moğol hükümdarı Hulagu tarafından işgal edilir. 1272’de ise Moğollar kenti tümüyle yakıp yıkarak, halkını ve zenginliklerini Musul’a ve Mardin’e götürür. Bu olaydan sonra Memlükler Dönemi’nde kısmen yerleşim olsa da Harran bir daha eski önemine kavuşamaz.
Harran tarih boyunca iki kez başkent olmuş önemli bir yerleşim merkezidir:
-Yeni Asur Krallığı’nın başkenti
-Emevi Devleti’ nin başkenti
-Cezire bölgesinde Diyar-ı Mudar’ın merkez şehridir
Şehrin isminin Arapça’daki sıcaklık anlamındaki Harre kelimesinden geldiği belirtilir. Harran’a, Hz. İbrahim’in amcası ve Hz. Lut’un babası “Haran” tarafından inşa edildiğinden dolayı bu ad verildiği ileri sürülür. Harran adının Kalde dilinde “yol” anlamına geldiği söylenir.
Harran’da Sin tapınağının bulunması tarih çağları boyunca bu kentin kutsal olarak görülmesini sağlamıştır. Krallıklar arasında yapılan savaşlarda Harran’ın Ay Tanrısı Sin şahit tutulmuştur. Bölgeye gelen krallar, imparatorlar mutlaka bu tapınağı ziyaret etmiştir. Kutsal kitaplarda Hz. İbrahim’in Harran’da ikamet ettiğinden bahsedilmesi bu kenti hoş görünün merkezine taşımıştır.
Harranlı 400’ün üzerinde bilim insanının varlığı tespit edilmiştir. Bunların çoğu Harran, Bağdat, Rakka ve Halep’de eğitim görmüş ve ders vermiştir. Astronom-filozof, çevirmen Sabit bin Kura, astronom el-Battani; Cabir bin Hayyan; din bilgini Şeyh-ül İslam İbni Teymiyye; hadisçi el-Ruhavi; tıp, felsefe, matamatikçi İbrahim bin Zahrun; hadis, fıkıh, tevsir, tarih alanlarında Yezid el Harrani, Hiram el-Harrani bunlardan birkaçıdır.
İngiliz Arkeoloji Enstitüsü tarafından 1950-51, 1956 ve 1959 yıllarında S. Lloyd, W. Brice, D. ve S. Rice’ın katılımıyla Harran’da Ulu Cami, İç kale ve Hüyük’te, 1983-2011 yıllarında Dr. Nurettin Yardımcı, Harran Ören Yeri’nde Höyük, İç kale, sur ve Ulu Cami’de, 2012-2013 yılında Şanlıurfa Müze Müdürlüğü başkanlığında, Harran Üniversitesi Arkeoloji bölümü kazı ekibi ile şehir surunda, İç kale ve Ulu Cami çevresinde koruma ve onarıma yönelik kazı ve temizlik çalışmaları yapılmıştır. 2014 yılından itibaren Harran ören yeri kazı çalışmaları Harran Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Mehmet Önal ve ekibi tarafından sürdürülmektedir. 2014 yılı çalışmasında İbn Şeddat’ın bahsettiği on dört hamamdan birine, 2015 yılında Ulu Cami’nin doğusunda bir bedesten ve İslam mimarisine ait Anadolu’nun ilk umumi helalarına, İç Kale’de Barbakan yapısı meydana çıkarılmıştır. 2016 yılında ise her iki yanı dükkân dizili tonozlu yol ile İç Kale’de ikinci bir hamama rastlanılmış, ayrıca şehir surunda Aramicenin Urfa lehçesinden türeyen ve Süryani alfabesi (Estrangelo) ile yazılan bir yazıt bulunmuştur.
GÖBEKLİTEPE ÖRENYERİ
Adres: Şanlıurfa İli, Merkez Haliliye İlçesine Bağlı Örencik Köyü Mevkii
Müze Ziyaret Saatleri:
Yaz Dönemi Kış Dönemi Bilet Satış Gişesi Kapanış
1 Nisan - 15 Kasım 15 Kasım-1 Nisan Yaz: 18:00
Açılış Saati: 10:00 Açılış Saati: 08:00 Kış: 16:30
Kapanış Saati: 19:00 Açılış Saati: 17:00
Göbekli Tepe, Şanlıurfa il merkezinin kuş uçuşu olarak yaklaşık 15 kilometre kuzeydoğusunda bulunan ve tarihöncesi dönemden, yani yazının henüz keşfedilmediği bir zamandan kalma bir ören yeridir. Normalde kireçtaşı kayalarından oluşan bir platonun üstünde, doğal olarak toprak bir tepenin olmaması gereken bir yerde, tarihöncesi dönemde yaşamış, avcı-toplayıcılıkla yaşamlarını sürdüren insanların yüzlerce yılı bulan emekleri sonucunda meydana gelmiş, yaklaşık 300 metre çapındaki bir höyüktür. Konum olarak Şanlıurfa’nın en yüksek noktalarından biri üstünde kurulmuştur ve böylece güneyinde Harran, batısında Şanlıurfa kent merkezi, kuzeyinde Nemrut Dağı’nın da bir parçası olduğu Güneydoğu Toroslar ve doğusunda Karacadağ sönmüş yanardağı manzaralarına hakimdir. Bu nokta aynı zamanda Fırat ve Dicle nehirleri arasında, yani tarih boyunca Mezopotamya olarak bilinen bölgenin içindedir.
Günümüzden yaklaşık 11.600 yıl öncesinden itibaren Göbekli Tepe’de başlayan insan faaliyetleri, yaklaşık olarak bin yılı aşan bir süre boyunca devam etmiştir. Neolitik dönemin henüz çanak çömleğin kullanılmadığı bir evresine denk gelen bu uzun zaman dilimi süresince tarihöncesi dönem insanlarının Göbekli Tepe’de bıraktığı en dikkat çekici kalıntılar arasında insanlık tarihinin en eski anıtsal mimari örnekleri ve özellikle farklı tür hayvan tasvirleriyle süslenmiş dikilitaşlar sayılabilir. Söz konusu yapılara temel oluşturan ve yapı malzemesi sağlayan kireçtaşı plato, höyüğün altında uzanmakta ve etrafını çevrelemektedir.
Göbekli Tepe, insanlık tarihinin nispeten erken sayılabilecek bu evresinde ‘karmaşık’ sayılabilecek bir toplumsal düzenin var olduğunu, yani insanların yalnızca hayatta kalma çabasıyla meşgul olmayıp aynı zamanda iş birliği yaparak uzun zaman ve iş gücü gerektiren görevleri gerçekleştirebileceğine dair kanıtlar sunmuştur. Bu özelliklerine bakılarak Göbekli Tepe’nin bölgesel bir toplanma merkezi olduğu akla gelmektedir. Göbekli Tepe’nin sahip olduğu üstün evrensel değer, alanın 2018 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi’ne alınmasıyla tüm dünyaca kabul görmüştür.
Sosyal sorumluluk projesi kapsamında Doğuş Grubu tarafından Ocak 2017 yılında inşasına başlanan “Göbeklitepe Ziyaretçi Karşılama Kompleksi ” Aralık 2017 tarihinde bitirilmiştir. Ziyaretçi Karşılama Kompleksi: Canlandırma merkezi, Ziyaretçi merkezi ve amfi tiyatro bölümlerinden oluşmaktadır. Canlandırma Merkezinde, Göbeklitepe ile ilgili interaktif ve video uygulamalarının bulunduğu, Göbeklitepe’ye ait replika eserlerin yer aldığı, ziyaretçinin Göbeklitepe ile ilgili detaylı olarak bilgilendirildiği, ziyaretçinin psikolojik olarak arkeolojik alana hazırlandığı yazılı görsel ve işitsel materyalin bulunduğu alan olarak inşa edilmiştir. Ziyaretçi merkezinde ise ziyaretçilerin dinlenmesi için kafeterya, hediyelik eşya satış ünitesi ve bilet satış ofisleri bulunmaktadır. Karşılama Merkezi Kompleksinde bulunan Amfi tiyatro ise yaklaşık olarak 180 kişilik bir kapasiteye sahip olup bu alanda Göbeklitepe ile ilgili sunumlar, müzik dinletileri, okul etkinlikleri gibi farklı etkinlikler düzenlenmekte olup bu etkinliklerle Kültür Turizminin canlandırılması ve görünür kılınması amaçlanmıştır.