SİNOP MÜZESİ MÜDÜRLÜĞÜ
İletişim Bilgileri:
Adres: Kefevi Mahallesi Okullar Caddesi No: 2 Merkez / SİNOP
Tel: 0 368 261 19 75
Faks: 0 368 261 61 63
E-Posta: sinopmuzesi@ktb.gov.tr
Sorumlu olduğu il/ilçe: Sinop-Merkez
Bağlı Birimler:
Sinop Müzesi
Aslantorunlar Etnografya Müzesi
Sinop Tarihi Cezaevi
SİNOP MÜZESİ
Adres: Kefevi Mahallesi Okullar Caddesi No: 2 Merkez / SİNOP
Müze Ziyaret Saatleri (Yaz/Kış):
Yaz: 1 Nisan-31 Ekim: 08.30-17.00
Kış : 1 Kasım- 31 Mart: 08.30-17.00
Sinop'ta ilk müzecilik faaliyetleri 1921 yılında başlamıştır. Gerek etrafı surlarla çevrili ilin batısındaki nekropolünden gerekse şehir içindeki yapılaşma nedeniyle temel hafriyatlarından çıkarılan eserler, öncelikli olarak Mekteb-i İdadi' de muhafaza edilmeye başlanmıştır. 1932 yılında eser miktarının giderek artması sebebi ile burada bulunan eserler, Selçuklu Veziri Müinüddün Pervane tarafından yaptırılan (1262) Pervane Medresesi'ne nakledilmiş ve burada müzenin ilk çekirdeği oluşturulmuştur. 2001 yılında onarım ve yeni teşhir-tanzim çalışmaları nedeniyle geçici bir süre kapatılan müze çağdaş müzecilik anlayışı içerisinde onarımları gerçekleştirilerek 2006 yılı Nisan ayında tekrar hizmete açılmıştır.
Teşhir Salonları
Koridor: Bu alanda sol cephede yüksek podium üzerinde heykel başları ve heykeller sergilenmektedir. Teşhirde sırayla Sinope Karadeniz Ereğlisi arasında MÖ 4. yüzyılda yapılan bir antlaşmayı içeren taş kitabe sergilenmektedir.
Küçük Buluntular Salonu: Bu bölümde girişin sağını takip ederek, kronolojik bir sırayla, Sinop'ta bulunan İlk Tunç Çağından Bizans Çağı sonuna kadar bir dönemi kapsayan kap-kacak, madeni aletler, vazolar, pişmiş toprak heykelcikler, Serapis Mabedine ait pişmiş toprak mimari parçalar, cam eserler, mezar buluntuları ve benzeri eserlerin teşhiri yapılmaktadır. Bu bölümün ortasında zeminde, Meydankapı'da bulunmuş ve yedi adet Sanat Perisini ihtiva eden Mozaik Pano da teşhirin önemli bir parçasını oluşturmaktadır.
Taş Eserler Salonu: Bu bölüm ölü kültüyle ilgili olup, Anadolu'nun en eski mezar steli örnekler (Arkaik Çağ) kronolojik olarak sergilenmektedir. Ayrıca bu bölümde yer alan ve bir mezar anıtına ait olduğu düşünülen mermer "Geyik Parçalayan Aslanlar" grubu ve bir denizciye ait Lahit görülmeye değer nadir buluntulardandır.
Amphora Salonu: 1994-2000 yılları arasında, Sinop Merkez, Karakum ve Demirciköy'de yapılan Türk-Fransız ortak kazılarında çok sayıda amphora üretim atölyeleri ve fırınları ortaya çıkarılmıştır. Kazılar Sinop'un Helenistik-Roma ve Bizans Çağında geçiminin büyük bölümünü amphora tuğla ve kiremit üreterek sağladığını ortaya koymuştur. Bu bölümde, Sinop'ta üretilmiş amphora örneklerinin yanı sıra, kazılardan elde edilen bilgiler doğrultusunda kısmen orijinal malzeme kullanılarak yapılmış bir Amphora Fırını teşhir edilmektedir. Ayrıca Sinop Amphoralarının ticari amaçlı yayılım alanını gösteren bir pano yer almaktadır.
Sikke Bölümü: Bu bölümde, Sinop'un ilk bastırdığı gümüş sikkelerden, şehir sikkelerinden, Ordu Definesi, Gelincik Definesi, Selçuklu Definesi ve Bizans Definesinden örnekler teşhir edilmektedir.
İkona Salonu: 19. yy'da İlimiz ve çevresinde bulunan kiliselerden günümüze kaldığı tahmin edilen ikonaların müzeye nereden ve ne zaman geldiği bilinmemektedir. Sinop İkonaları, kestane ağacından yapılmış panolara alçı sıvanarak, bazılarında da bez alçı bir arada kullanılarak üzerine boya ve altın yaldızla yapılmıştır. Bu ikonalarda İsa, Meryem, Yahya ve diğer Aziz kişilerle birlikte dinsel olaylar anlatılmıştır. Sinop İkonaları, 19. yy Rus Kiliselerinde ve Kıbrıs'taki Rum Kiliselerinde yer alan ikonalarla büyük benzerlikler göstermektedir.
Bahçe: Açık teşhirde genelde taş, mermer mimari eserler, mil taşları, mezarları, heykeller ve mozaikler yer almaktadır.
SİNOP ASLANTORUNLAR ETNOGRAFYA MÜZESİ
Adres: Kefevi Mahallesi Kemaleddin Sami Paşa Caddesi No:9 Merkez / SİNOP
Müze Ziyaret Saatleri (Yaz/Kış):
Yaz: 1 Nisan-31 Ekim: 08.30-17.00
Kış : 1 Kasım- 31 Mart: 08.30-17.00
Yapı tipik bir 18'inci yüzyıl sonu konağıdır. Temel ve zemin katı moloz taş, ana katları ahşap karkas-tuğla karışımı olan yapı üç katlıdır. Ön cephesi caddeye, arka cephesi ise yapının bahçesine bakan konağa, cephe ortasında ışıklık pencereli cümle kapısından girilir. Ambar ve büyük hizmet bölümleri, mutfak, çeşme gibi mekan ve detaylarla ayrılmış olan zemin katta duvarlar moloz taşından inşa edilmiştir. Karanlık olan bu kattan üst katlara çıkan sağlı sollu merdivenin girişi ahşap olarak yapılmış geniş bir sivri kemer halindedir. Yanındaki dört katlı büyük Öküzoğulları Konağı gibi, cephelere yanlarda anıtsal çıkıntılar halinde yansıyan köşe odalarına sahip olan orta ve üst katlar orta sofalı, dört eyvanlı ve köşelerde birer köşe odalı simetrik plan düzeniyle benzer görünüştedirler. Tüm duvarları ve iç bölmeleri ahşap olan bu katlarda zengin bir ahşap oymacılığı ile birleşen duvar boyamacılığı bir zamanlar bu konutun ne derece zengin bir görünüşe sahip olduğunu göstermektedir. Köşe odalarına geçit verecek şekilde pahlanmış kare alanlar halinde olan sofaların eyvan geçişlerinde ve merdiven başlarında zarif ahşap doğramalı korkuluklar ve direkler vardır. Ayrıca kemer aralarında ve tavan bordürlerinde vazo içinden çıkan çiçekler, demetler canlı bir konturlama ile ve barok renk tonlamasıyla romantik bir anlayışla yapıldıklarını gösterir. Selamlık olarak kullanıldığı sanılan orta kat süslemesi, harem olarak kullanılması gereken üst kata göre daha ölçülü ve taşralı bir karakter taşır. Bu katta kemercikli ve şeritvari dekorlu çıtalı bir ahşap kaplama tüm iç mekan ve oda duvarlarını kaplamakta, köşe odalarında sedir şekilleri ve çubukluk, kavukluk gibi rokoko kemerli detaylar bu kaplamanın meydana getirdiği ciddi loşluğu hareketlendirmektedir.
Harem olarak kullanıldığı belirtilen üst kat, aynı simetrik planlama ile yapılmış, ayrıca diğer katlara göre kullanımına uygun bir renk ve aydınlık anlayışına nispeten çağdaş İstanbul Rokoko süslemesine yakın bir şekilde dekorlanmıştır. Bu katta bol pencere ile yeterli gelen ışığın oluşturduğu etkiyle de neşelenen mekan düzenlemesi, tavanlardaki zengin rokoko bitkisel kıvrımlı bordürlerle ve oda dolap kapaklarında ki renkli çiçek buketleriyle süslenmekte, köşe odalarındaki yuvarlak kemerli ve iç-dış bükey nişlerle canlı bir barok etkinin Sinop'un bu ünlü konağında yaşatıldığını göstermektedir. Bu ihtişamlı iç mekan etkisini zengin döşemeli Osmanlı yaşamı ve o zamanlar tüm deniz manzarasına açılan yapı ile birlikte düşünmek gerekir. Aynı tür barok kıvrımlanma, buruk bir neşeden kaynaklanan romantik etki ve manzaraya bu ihtişamla açılış, o dönem İstanbul’unda I. Abdülhamit'in Topkapı Sarayı harem dairesindeki odalarında daha zengin detaylı ve Avrupa rokoko üslubunda olmak üzere meydana getirilmiştir. Bu barok detaylama içinde bir köşe odasında görülen kırmızı damarlı mermer taklidi stukko uygulaması ise bu konakta çalışan usta ve nakkaşların 18'inci yüzyıl içlerinde başkent veya azınlık kökenli olarak Batı-Hristiyan etkilerini Sinop'un bu ayan konağına taşıdıklarını düşündürmektedir. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından restore edilen konak bugün Etnografya Müzesi olarak hizmet vermektedir.
SİNOP TARİHİ CEZAEVİ
Adres: Kaleyazısı Mahallesi Cumhuriyet Caddesi Merkez / SİNOP
Müze Ziyaret Saatleri (Yaz/Kış):
Yaz: 1 Nisan-31 Ekim: 08.30-19.00
Kış: 1 Kasım- 31 Mart: 08.30-17.00
Sinop’un 1214 yılında Anadolu Selçukluları tarafından fethedilmesinden sonra Sultan İzzeddin Keykavus’un emriyle bir iç kale yaptırılmıştır. İç kale, Sinop Kalesi’nin batı cephesinde batı surlarına paralel kuzey-güney yönünde uzanan bir sur bedeni yapılarak meydana getirilmiş ve bu surlar inşa edilirken Helenistik, Roma ve Bizans dönemine ait pek çok mimari parça (sütun, sütün başlığı kitabe vb) devşirme malzeme olarak kullanılmıştır. İç kalede 11 adet burç bulunmaktadır. Denize hakim güney bedendeki sur duvarları 18 metre, burçlar ise 22 metre yüksekliktedir. İç kale, yapılışından itibaren aynı zamanda tersane olarak kullanılmıştır. Tersaneye ait iki büyük kemer sonradan kapatılmış olsa da güney bedende hala görülebilir durumdadır.
Selçuklu Dönemi’nden itibaren uzun süre tersane olarak kullanılan İç kalenin burçları 1560 yılından itibaren zindan olarak da kullanılmaya başlanmıştır. İç kale içindeki cezaevi 1882 yılında Mutasarrıf Veysel Paşa zamanında yaptırılmıştır. Tarihi cezaevi kuzey-güney konumlu, U planlı bir yapıdır. Kesme taştan yapılmıştır. Her bölümü yüksek avlu duvarları ile birbirinden ayrılmış bulunan üç kısımdan oluşmaktadır. Birinci (kuzey) ve ikinci (orta) kısımlar 2 katlı, üçüncü (güney) kısım zemin +2 katlıdır. Yapıda 28 koğuş bulunmaktadır. İç kale içerisinde ek olarak, cezaevi binasının güneydoğu cephesinde bulunan bölümde cezaevi ile aynı tarihte yapılmış olan bir hamam, cezaevinin kuzey cephesinde kalan bölümde 1939 yılında yapılan Çocuk Islahevi ve İçkale surlarının doğu cephesine bitişik olan iş atölyeleri bulunmaktadır. 1996 yılında tamamen boşaltılarak Kültür ve Turizm Bakanlığı’na devredilmiş ve 2000 yılından itibaren ziyarete açılmıştır. Cezaevi esaslı restorasyona alınmıştır ve restorasyon çalışmaları devam etmektedir.